8 Mayıs 2008 Perşembe

Diyarbakırın İlçeleri [ BİSMİL ]




BİSMİL İLÇESİ

Bismil ilçesi yaklaşık olarak 250- 300 yıl önce Bağdat ve Musul yöresinden göç ederek gelen Türkmen obaları tarafından kurulmuş olup, sonradan bu göçe Konya çevresinden gelen Türkan aşireti de katılmıştır.Yaklaşık 300 yıllık bir mazisi olan Bismil, Bismil adlı bir kişinin önderliğinde Bağdat ve Musul’dan gelen Türkmenler tarafından kurulmuştur.En eski mezar taşları 270-350 yıllıktır.1925”li yıllarda nahiye olan Bismil”e o tarihlerde 74 köy bağlı idi ve nüfusu 889 olup,173 ev bulunuyordu.Bismil’in etrafındaki köylerden Türkmenacı, Köseli, Tezekli,Darlı,Seyithasan, Ambar, Korukçu, Babahaki, Çöltepe, Yukarı Kengerli, Şarabi, Karaahmetli, Mollafeyat ve Baharlı da birer Türkmen yerleşim yeri idi.1936 yılında Diyarbakır’ın altıncı ilçesi olan Bismil,Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Diyarbakır iline bağlı en büyük ilçedir. Kuruluşu yeni olmakla beraber, son yıllarda yapılan arkeolojik kazılar neticesinde tarihinin çok eskilere dayandığı anlaşılmıştır. İlçenin merkezinde eski kalıntılara rastlanmamakla beraber, İlçe yakınlarında bulunan bazı köylerde çok eski yerleşim ve ören yerlerine rastlamak mümkündür. Eski adı Bahremki veya Tepe-i Barava olan Tepe Beldesi tarihi kalıntıların ve eski yerleşim yerlerinin bulunduğu bir beldedir. Bu Beldemizin güney doğusunda bulunan ve yüksekliği 100 metre olan Cimşit Höyüğünün üstünde her devre ait çanak, çömlek, iri tuğla ve kiremit parçaları ile taştan yapılmış gülleler bulunur. Bu höyüğün üstünde Şeyh Mehmet Ziyareti (türbesi) vardır. (Basri KONYAR Diyarbakır Yıllığı 1936)Bismil’in yanı başında bulunan Aralık köyünde de tarihi kalıntılar mevcuttur. Bu köyün güneyindeki Doruç ve hazine kumu mevkiinde tarihi kalıntılara rastlanmıştır. Kurmuşlu çayı ile Dicle nehrinin birleştiği yerde yapılan kazılarda Asurlulara ait bazı eserler bulunmuştur. Bundan 4.000 yıl önce(M.ö.2000) Asurlular ile Huriler arasında Dicle ovasının paylaşımı ve Mezopotamya üzerinde egemen olma isteğiyle sürekli savaşlar meydana gelmiştir. Asurlular şimdiki Üçtepe köyünde bulunan ve halen çok büyük bir kısmı tepe altında bulunan büyük bir saray yaparak,burayı Hurilere saldırıda ileri üs karakolu olarak kullanmışlardır. Bu sarayın adı Tuşpa olup, Asur kralı Asurbanipal tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Bu Sarayın bulunması 1865 yılında ünlü İngiliz seyyahı Taylor'un Bismil'e gelerek Üçtepe höyüğü üzerinde yapmış olduğu kazıda Asurca yazılı iki dikilitaş'ı bulması ile başlamıştır. İngiliz seyyah Taylor,bulduğu bu dikili taşları alarak Dünyaca ünlü en büyük müze olan Biritish Müzesine götürmüş ve halen bu kitabeler orada sergilenmektedir. İşte bu dikilitaşların müzede sergilenmesi ile dünyanın gözü İlçemize çevrilmiştir. Bunun üzerine İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Ana Bilim Dalı Profesörlerinden Sayın Veli SEVİN'İN başkanlık ettiği 12 kişilik bir kazı heyeti ilçemize gelerek bu höyük üzerinde kazı ve incelemelere başlamıştır. Yapılan 4 kazı sonucunda 1989 yılında dünyanın harikalarından sayılan ve 6 metre kalınlığında ve adı tarihte Tuspa olarak geçen büyük bir Asur Sarayının kalıntıları bulundu. Yine bu kazılarda Huriler, Asurlular, Romalılar ve Helenistik çağa ait bir çok altın,bronz heykeller, çeşitli paralar,cam eşyalar ve çok sayıda tarihi eserler bulunmuştur. Bulunan bu eserler halen Diyarbakır Müzesinde sergilenmektedir. Ancak daha önce bulunan dikilitaşlar Kitabeler) ne yazık ki ülkemize getirtilememiştir. Bu höyüğün dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri olduğu ve bulunan sarayı Asurlara ait dünyanın en büyük casusluk merkezi olduğu kazılarla ortaya çıkarılmıştır.(Bu yazı Bismil Haber Gazetesinin 1989 yılında yayınlanan 47.sayısından alınmıştır.)Asurlar stratejik önemi bulunan bu sarayı Şimdiki Diyarbakır'a bağlamak için Üçtepe ile Ambar beldesi arasında bulunan Dicle nehri üzerine bir karayolu köprüsü yaptırmıştır. İpek Yolunun güney kolu bu köprü vasıtası ile yapılmakta idi. Bu köprünün kalıntılarının halen Dicle altında mevcut olduğu ,taşlarının da demiryolu köprülerinde kullanıldığı rivayet edilmektedir. Asurlar M.Ö. 1050 yılında Hurileri büyük bir yenilgiye uğratarak Mezopotamya’nın içlerine çekilmelerini sağlamıştır. Bu savaşta Dicle nehrinin insan kanından dolayı kırmızı aktığı rivayet edilmektedir. Asur Orduları yaptıkları her seferde hem Huri,hem de Urartu medeniyetlerine büyük zarar vermişlerdir. Asur Kralı Salmanasar'ın Tuspa'da ortaya çıkarılan ve kendi adına diktirdiği ve halen Londra Biritish müzesinde sergilenen iki dikilitaşta (kitabede),"Güzel Fidanlıkları dağıttım, dillere destan asma bağlarını tahrip eyledim, bahçeleri ve eşsiz güzellikteki sarayları atlarımızın ayakları altında ezdim, sazlık kadar sık ormanları yaktırıp kestirdim" sözlerine rastlanmıştır. Daha sonra Huriler toparlanarak Asurlulara büyük bir saldırı düzenleyerek Asurluların Diyarbakır havalisi üzerindeki hakimiyetine son vermiştir. İşte bu nedenle halen ilçemizin bulunduğu çevre çok eskilerde de çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Bağdat’ta elde edilen bazı arşivler doğrultusunda Ilısu Barajı suları altında kalacak olan Bismil’e bağlı Bozçalı köyündeki Cano Tepesi, Köprübaşı, Aşağısalat, Kenantepe, Yukarısalat, Şahin Tepesi, Körtik Tepesi, Demirhöyük, Ziyaret Tepesinde kazılar yapılmış ve bir çok eser kurtarılmıştır.

COĞRAFİ YAPI


Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde ve bağlı bulunduğu Diyarbakır ilinin doğusunda yer alan ilçenin yüzölçümü 1.748 KM2 olup, Deniz seviyesinde yüksekliği 550 Metredir.Bismil İlçesini Kuzeyinde Silvan ilçesi,Doğusunda Batman ili,Güneyinde Savur ilçesi, Güneydoğusunda Gercüş ilçesi,Güneybatısında Çınar ilçesi ve Batısında Diyarbakır ili bulunmaktadır.Diyarbakır il merkezine uzaklığı 55 Km.dir.Haydarpaşa-Kurtalan demiryolu ilçemizden geçmektedir.İlçe genelinde önemli yükseltiler olmayıp sadece Kuzey, Güney ve Güneydoğu istikametinde hafif tepeler bulunmaktadır. Bunlar Kuzeyde, Kırkpınar tepesi 625 metre Güneyde Orta Tepesi 588 metredir. Kızıl yar sırtı 600 rakımlı tepeleri mevcuttur.İlçeyi Kuzey, Güney yönünde adeta 2’ ye ayıran Dicle nehrinin hayatiyet kazanmasında büyük rol oynayan önemli çaylar; ilçenin Güney bölgesinde, Göksu çayı, Kurmuşlu çayı ve Savur Çayı, Kuzey bölgesinde ise Ambar çayı, Pamuk çayı, Salat çayı ve Batman ili ile Bismil ilçesi arasında tabii sınır oluşturan Batman Çaylarıdır. Bu çaylar ilçe ekonomisinde hayati önem taşımaktadır.İlçede yıllık yağış ortalama miktarı 1 M2 ye 450 mm dir. Yıllık yağış % 20 sonbahar, % 42 Kış, % 36 ilkbahar % 2 yaz mevsiminde olmaktadır. Yaz ayları çok az yağış almaktadır. Ortalama yıllık yağışlı gün sayısı 48 gündür. Kar yağışı nadiren görülmekte olup bazen 15 cm yi bulmaktadır. Kar’ın yıllık yerde kalma süresi 6 gündür. Yıllık ortalama sıcaklığı da 16 derecedir.


YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ


Yerleşim alanı düzlük olup,Dicle Ovasının verimli topraklarına sahiptir. Dicle nehri ilçemizin ortasından geçmektedir. Kuzeyinde ve güneyinde hafif tepelikler bulunmaktadır. İlçe Bahremki ovasında kurulmuştur. Mardin Eşiği Dağları ilçemizin güneyinden geçmektedir. Bu dağlara halk arasında kalleş dağlar adı verilmektedir. Çünkü Akdeniz’den ve Ortadoğu’dan gelen sıcak hava akımının İlçemize girmesini engellemektedir.Güneydoğu Toroslar ilçemizin kuzeyinden geçerek,kuzeyden gelen soğuk hava kütlelerinin ilçemize girmelerini engelleyerek kış sıcaklıklarının yüksek kalmasını sağlamaktadır. Kızıltepe ve Şanlıurfa'da tropikal bitkilerin yetişmesine karşılık tam bir karasal iklime sahip olan ilçemizde Akdeniz'e özgü bitkiler yetişmemektedir. İlçemiz sınırları içersinde ormanlık alanı yoktur. Mevcut olan ağaç kümeleri, genellikle dere kenarlarındaki söğüt ve kavaklar ile bahçe içlerindeki dut, kayısı ve akasyalardan oluşur.

AKARSU VE GÖLLER

İlçemizden Dicle Nehri geçmekte olup,bu nehre irili ufaklı bir çok çay ve dere dökülmektedir. Bu çayların en önemlileri, Pamuk Çay,Göksu Çayı, Kurmuşlu Çayı, Kuru Çay,Ambar Çayı, Caferi Çayı ve Salat çayıdır. Göl yönünden oldukça şansız olan ilçemizin tek gölü mevcut olup, bu göl Çöltepe köyü yakınlarında bulunmaktadır. Çöltepe ile Gültepe arasında bulunan bu gölün kaynağı hakkında hiçbir bilgiye rastlanmamıştır. Bu göl ile ilgili değişik rivayetler vardır. Bunlardan en önemlisi çiftçinin biri camuslarını sulamak için gölün kıyısına getirir. Bu arada camuslar suya dalarlar. Çiftçi bunların çıkmasını bekler, çıkmazlar birkaç gün sonra Aşağı sazlık yakınlarında Kaniya Kabı denilen kaynaktan çıktığı rivayet edilir. Bir başka rivayet te bu gölde yarısı kız yarısı balık olan bir mahluk bulunduğudur. Zaman,zaman gölün kıyısına çıkıp saçını taradığını görenler olmuştur diye rivayet edilmektedir. Çakıllının güneyinde ikiz göl diye anılan iki göl daha mevcuttur. Bunlarla ilgili olarak ta değişik rivayetler mevcuttur. Yine bunlardan en önemlisi atını sulamak için gölün kıyısına getirir. Merasının iyi olduğunu gören çiftçi atını otlamaya bırakır. Atı kızgınlığa gelmiştir. Bir ara bakar ki gölden bir at çıkar ve kendi atı ile çiftleşir. Adam buna sevinir. Bir yıl sonra atı çok mükemmel bir tay doğurur. Adamın atı tekrar kızgınlığa geldiğinde onu tekrar o gölün kıyısına getirir. Kısrağının tekrar çiftleşmesini beklerken yine aynı at gölden çıkar bu sefer çiftleşeceği yerde tayı alıp götürür. Çiftçi belli zaman aralıklarıyla gelir ama ne tayını görür nede gölden çiftleşmek için çıkan atı görür. Bu yüzden o göle at gölü de denir. .Derinliği yer,yer 15 metreye yaklaşan gölden sulama amacı ile yararlanılmaktadır



Hiç yorum yok:

Diyarbakır Tarihi

eXTReMe Tracker
Diyarbakır tarihi Diyarbakır Diyarbakır Güzellikleri